Finkelstein'in Gözünden İsrail'in Gazze Planı: Soykırım, Temizlik ve Kül
Kendisi de Holokost'tan kurtulan bir ailenin çocuğu olan Profesör Norman Finkelstein, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'deki eylemlerini tanımlamak için tarihsel ağırlığı çok büyük olan bir terimi kasıtlı olarak kullanıyor. Ona göre yaşananlar, sıradan bir askeri operasyon değil, İsrail'in Filistin sorununa yönelik "Nihai Çözüm" olarak adlandırdığı kapsamlı ve acımasız bir planın uygulanmasıdır. Finkelstein'in bakış açısına göre bu savaş, sadece militan bir grubu ortadan kaldırmak için değil, Gazze Şeridi'ndeki Filistin varlığını kalıcı ve geri döndürülemez bir şekilde sona erdirmek için tasarlanmıştır. Bu dehşet verici plan, birbiriyle bağlantılı bileşenler üzerine kuruludur ve bunların başında soykırım gelmektedir.
7/9/20253 min oku


Kendisi de Holokost'tan kurtulan bir ailenin çocuğu olan Profesör Norman Finkelstein, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'deki eylemlerini tanımlamak için tarihsel ağırlığı çok büyük olan bir terimi kasıtlı olarak kullanıyor. Ona göre yaşananlar, sıradan bir askeri operasyon değil, İsrail'in Filistin sorununa yönelik "Nihai Çözüm" olarak adlandırdığı kapsamlı ve acımasız bir planın uygulanmasıdır. Finkelstein'in bakış açısına göre bu savaş, sadece militan bir grubu ortadan kaldırmak için değil, Gazze Şeridi'ndeki Filistin varlığını kalıcı ve geri döndürülemez bir şekilde sona erdirmek için tasarlanmıştır. Bu dehşet verici plan, birbiriyle bağlantılı bileşenler üzerine kuruludur ve bunların başında soykırım gelmektedir.
Finkelstein, bu katliam politikasının İsrail toplumu içinden güçlü bir sosyal ve siyasi meşruiyet aldığını savunuyor. Anket verilerine atıfta bulunarak rahatsız edici bir tablo çiziyor: İsrailli Yahudilerin büyük bir çoğunluğunun ordunun Gazze'de "çok az" güç kullandığına ve yaklaşık %63'ünün "Gazze'de masum kimse olmadığına" inanması, ordunun kısıtlama olmaksızın hareket etmesine fiilen yeşil ışık yakıyor. Bir halkın tamamını meşru bir düşman olarak gören bu zihniyet, her türlü geleneksel askeri mantığı aşan savaş alanı taktiklerine doğrudan dönüşüyor. Finkelstein bu durumu açıklamak için, çaresiz ve aç sivillerin toplanıp ardından sistematik olarak vurulduğu insani yardım dağıtım merkezlerine yönelik saldırıları tanımlarken şok edici bir "fare kapanı" metaforu kullanıyor. Ona göre bu durum, temel insani ihtiyaçları bir katliam aracı olarak kullanmaya yönelik şeytani bir niyeti ortaya koyuyor.
Ancak bu sistematik katliam kendi başına bir amaç değil; planın ikinci bileşeni olan etnik temizliği gerçekleştirmek için bir araçtır. Gazze halkının kuzeyden güneye, ardından bir sözde "güvenli bölgeden" diğerine zorla ve aralıksız bir şekilde yerinden edilmesi, bir halkı toprağından koparma stratejisidir. Nihai amaç, yerinden edilmiş nüfusun Mısır sınırında köşeye sıkıştırıldığı ve geri dönecekleri hiçbir evlerinin kalmadığı, geri döndürülemez bir gerçeklik yaratmaktır.
Bu etnik temizliğin başarısını ve kalıcılığını sağlamak için üçüncü ve son bileşen devreye sokulur: Gazze'yi tamamen yaşanmaz hale getirmek. Bu hedefli yıkım, askeri gerekliliğin çok ötesine geçerek hastanelerin, okulların, üniversitelerin, su arıtma tesislerinin ve fırınların sistematik olarak imha edilmesini içerir. Bu hayati altyapıyı yok etmenin ve hatta kültürel ve tarihi alanları bile silmenin amacı, savaş yarın bitse dahi geri dönülecek bir vatanın kalmamasını sağlamaktır. Gazze küle çevrilmelidir ki orada yaşam sürdürülemesin.
Belki de Finkelstein'in analizinin en şaşırtıcı kısmı sadece bu planın işleyişi değil, aynı zamanda bu planı yönlendiren şiddetin doğasına ilişkin keşfidir. Tarihsel bir karşılaştırma yaparak kritik bir ayrım ortaya koyuyor: "Naziler," diye öne sürüyor Finkelstein, "Holokost'a bilimsel, nesnel ve kişisel olmayan bir yaklaşım istiyorlardı." Buna karşılık, İsrail ordusunun Gazze'deki eylemlerinin "sadistçe bir zevkle" gerçekleştirildiğine inanıyor. Bu sadizm, askerlerin Filistinlilerin evlerinin enkazında dans ederken, kişisel eşyalarıyla alay ederken çektikleri videolarda ve çocukları "eğlence için" vurduklarına dair raporlarda kendini gösteriyor. Bu yaklaşımın, ötekinin acı ve ölümünün bir eğlence kaynağı haline geldiği derin bir insanlıktan çıkarma sürecine işaret ettiği sonucuna varıyor.
Tüm bunların ortasında, Netanyahu hükümeti aynı zamanda kurnazca bir saptırma taktiği de kullandı: İran'la olan gerilimi tırmandırmak. İsrail, küresel medyanın ve siyasetin dikkatini olası bir bölgesel savaşa çekerek, Gazze'deki planını çok daha az uluslararası denetimle ilerletmek için bir "fırsat penceresi" elde etti. Dünya daha büyük bir çatışmadan endişe ederken, Gazze'deki katliam ve yıkım daha da büyük bir yoğunlukla devam etti.
Sonuç olarak, Norman Finkelstein'in nihai analizine göre Gazze'de yaşananlar, birbiriyle kenetlenmiş üç ölümcül bileşenin bir araya gelmesidir: nüfusu azaltmak için soykırım, toprakları boşaltmak için etnik temizlik ve geri dönüşü engellemek için bölgeyi yaşanmaz hale getirmek. Finkelstein'e göre, İsrail'in Gazze için "Nihai Çözüm"ünün nihai anlamı budur: bir halkı haritadan ve tarihten silmek.